Nötrofil düşüklüğü

Nötrofiller, kemik iliğinden üretilen beyaz kan hücrelerinin tiplerinden birisidir. Vücutta bağışıklığı sağlamak için vardır. Yani enfeksiyondan ve enfeksiyon etkenlerinden vücudu korurlar. Nötrofil düşüklüğü “nötropeni” olarak da adlandırılır. Nötrofil seviyesinin normalin çok daha altında olması durumunu tanımlar. Nötrofillerin sayısı bu düşüklüğün derecelendirilmesi için önemlidir. Hafif, orta ve ağır şeklinde 3 derecesi vardır.

Bu düşüklüğün ne kadar sürdüğü ise nötrofil düşüklüğünün akut mu yoksa kronik mi olduğunu belirler. Bu belirlemelerden sonra ise nötrofil düşüklüğünün sebebi araştırılır. Sebebine göre iki genel sınıflandırma yapılır.

Kişinin genetik kimliğinde nötrofil düşüklüğüne sebep olabilen hatalı bir dizilim mevcutsa bu kişi doğuştan gelen bir nötropeni yaşıyor demektir. Sonradan kazanılan nötrofil düşüklükleri ise genellikle fiziksel ve kimyasal etkenlerden dolayı olmaktadır. Örneğin kemoterapi ya da radyoterapi almak nötropeniye sebep olan durumların başında gelir. En yaygın yan etkidir.

Nötrofil düşüklüğü vücudun savunma mekanizmasının devre dışı kalmasına neden olduğundan dolayı, bu durum vücudu enfeksiyon etkenlerine (bakteri, virüs, mantar vs.) ve enfeksiyonlara açık hale getirir. Nötropeni hem bir hastalık sebebi hem de yeni hastalıklara bir sebeptir. Yani hastalıklarla ilgili bir paradoks oluşturur.

Nötropeni ile birlikte zayıflayan bağışıklık çeşitli komplikasyonlara (yan etkilere) sebep olmaktadır. Ülser (sindirim sisteminde oluşan yaralar) ya da kurdeşen (vücutta gelişen kaşıntılı döküntü) gibi durumlar ise bu komplikasyonlara örnek olarak verilebilir. Bu komplikasyonlar tek başına nötropeniye sebep olabileceği gibi, aynı zamanda nötropeni de bu hastalıklara yol açabilmektedir. Düşen bağışıklıkla birlikte normalde etkisi giderilen bakteriler aktif olmaya başlar ve vücudun çeşitli yerlerinde enfeksiyonlara yol açar.